Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce

sozun seruveni
balta girmemiş bir ormanda gezinip
yabani duygularımı koyu gölgelerde saklıyorken
bir ses sarmaşık gülleri gibi korkuyu içime saldı
sevmek ve sevilmek iki bilinmeyenli denklemi oluştururken…
biliyordum “korkunun ecele faydası” yoktu.
hoyrat doğada alabildiğine yalnızken,
yırtıcı kuşlar kanat çırpıyorken siyah geceye…
rüzgar ekip fırtına biçmeye meyilli değildim elbette …
sık ağaçlar arasından sızan ışığa bir harf dahi göstermemekken niyetim…
ürkek bir ceylan edasındayken sözlerim…
bir avcı can evimden vurdu beni…
içimdeki sözler döküldü yere ….
bastıkça harfleri battı…
harfler söze dönüşünce kanattı…
çiçekler sardı yaralarımı…
böcekler aldı ağrılarımı… -Devamı »

 

Nerede ne zaman kulağıma çalınsa, ister “simsiyah gecenin koynunda” ister gün ortasında hüzün dolu bir yalnızlık şarkısıdır benim için dönence.

İçinde barındırdığı sözlere rağmen umut ışığı yok  gibi gelir nedense…

Ne Oğlak ne de Yengeç…

Dönence Nobokov’un Karanlıktaki Kahkaha’sı…

Kosinski’nin Boyalı Kuş’u…

Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesi  gibi değişime uğratıyor tanıdıkça…

Devir değiştikçe bıraktığı tat da değişiyor adeta.

Kafalarda medcezir “çatlamış dudaklarda ne bir ses ne bir nefes” dönence sözün bittiği yerdir biraz da…

Hayatın anlamını arayıp durur kendince…

Dilden dile pervane…

Deli dolu divane… -Devamı »