Bir fukara keşkülüyüm ardından
her tadı içeren ama rengi olmayan
diken üstünde değil
dikenler boy gösteriyor üstümde durmadan
sen kuşatılmış bir şehirde
ben yitirilmiş bir gençlikte
hükmü süren zamanın mekansal eşitliği bu
bir demlik çay gibi devirdik biz bu demi
bir yudumda bitirdik
şimdi yılların tortusu
ağızda kalan buruk bir tadla
söyle hangi tozlu kitaptan çıkarayım seni?
varlığın mı aşina bana yokluğun mu tanıdık?
geçmişteki ize de gelecekteki söze de
biz buyruğa yenildik
kurşuni bulutlar da yağan yağmur da
anlamaz hüznümü bugün
bugün inadına fal bugün inadına sen
bugün inadına bayram
düşte mi kaldı anılar yoksa dişte mi bilemem
bildiğim bugün bayram yıldönümü
ve şu an akşam
akşamın beklenen karanlığını
yağmur hızlandırdı
belkide zamanı hızlandırdı
belkide zamanı dondurdu
zaman üşüyor mu ne hareketsiz
onca hızın ardından soluklanmak mı bu?
gökyüzündeki bu bulantı
cinsiyetsiz günlere mi
yoksa kimliksiz yıkıntılara mı gebe?
bu nasıl rastlantı?
yeni gömmüşken herşeyi hem de
olsun her doğum yeni bir ölüm değil mi?
Yorumun ne olacak?