“Bütün dünya kafanızın içindeyse neyin gelecek olduğunu neyin gerçek olmadığını nasıl anlarsınız?”
Sırf bu söz yüzünden bile olsa mutlaka izlemek istedim Tracey’in Yaşamında Kesitler filmini…
Bu söz hayatımın bir balon olduğunu görmeme yetti de arttı bile…
Gerçek var mı, varlık alanında mı?
Suçu gerçek olmalı ve derhal cezalandırılmalı…
Filmin akışına uyum sağlayan zihnim bu soruları cevaplayacak birilerini ararken…
Hayatı kendi anlam dünyasında sorgulayan Tracey, bu aşk mı , gelecek mi sonsuza kadar mı diye sorarken; diğer yandan da, elinden dergisini düşürmeden yaşamındaki gerçekliği arıyor…
O anki hayalleri….
“Güzellik her şeyi nasıl da yakıp yok ediyor.Bu şekilde dünyanın kalanı hatta ben bile yok oluyorum.”
Tıpkı Tracey’nin Yaşamından Kesitler filmindeki gibi, karelere bölünmüş bir ekrandan insanların kendi yaşamında yarattığı hezeyanı görebilmek mümkün olsa keşke.
Yüzleşebilmek için kaç ömür gerekli, kaç gece, kaç sonbahar kim bilir?
Tracey 13 yaşında kendinden nefret eden normal bir kız olduğunu iddia etse de, henüz sözün başında bize hayatın pek de alışılmadık penceresinden bakmaya zorluyor..
“Ben çok tutkulu biriyim sevmek için doğmuşum” diyor ama daha doğrusu onunki daha çok sevilme ihtiyacı…
Her gece ruh haline göre farklı otobüse binmeyi severim” diyor Tracey,
“Tracey bunalımda olduğumda bunalımdaki başka insanların yanında olmayı severim ve mutlu insanlar beni çok bunaltırlar” diyor birçok mutsuz insan gibi.
Tam da filmdeki en çok beğendiğim replikteyim ama kareler arasında gezinirken kayboldum.
Tracey özgürlüğü keşfetmeye çıkarken bu güzel sözü yanına alıyor “kimse beni durduramaz, kimse olduğum yerde tutamaz.”
Aslında düğmelerini asimetrik ilikleyen biri ne kadar ilgi çekerse Tracey’ de ailesinin o kadar ilgisini üzerine çekmek isteyen biri. Nereden bakılırsa karelerdeki yaşam kesitleri her ne kadar parça parça görünse de bütünün kırılmış hali gibi üstelik kardeşini köpek gibi görmekte..
“Ben düşündüğün gibi değilim aptal değilim,
devasa kar yığınları ve soğuk ısırığı… adım Tracey
üzeri car çaplı koşup keşfettiğim harika bir hayatım var ve inanılmayacak ne var…” diyor.
“Estuaro Palamumu geldiğim şehrin rengi” diye hayali isimler bulan Tracey, kendi kurguladığı filmin de aynı zamanda başrol oyuncusu oluyor…
“Winnipeg film sunar
Tracey Berkowitz
T B Vakası
Oynayanlar: Babam, adi Cezbıyıın, annem
otobüsteki adam
kaçık bir kadın
adi
Yardımcı başrol Sony
Haberlerde iki delinin çocuk yaptığı kişi benim” diyor…
Psikologu Tracey’i şu sözlerle tanımlıyor ; çelişkili duygular ve hisler, uçucu bir madde, öfke, güvenlik açığı, merak, dikkatsizlik ve korku bir fırtına… Sınır kişilik bozukluğu var” diye ekliyor…
iğleşmek istemiyorsun Tracey “yapmak bir seçimdir”, “yapmak bir seçimdir”, “yapmak bir seçimdir”, diye isyan ediyor…
“insanların başına bir şey bir şey geldiğinde bir ışık yayarlar
çünkü içlerinde bir resim hapsolmuştur.
Çünkü onlar ordadır ve siz değilsinizdir.
ve sadece bir parçası sizde olduğundan
yapabildiğiniz tek şey küçülmek ve minik bir parçayı iyice şişirmek olur …”
Ben de bu yazıyı yazarken gittikçe küçülüyorum minik bir parçayı şişirip içinde saklanıyorum.
Dışardan sorunlu gibi görünen birinin ,sözlerinin derinliğinde boğulmam an meselesi de olsa son sözü Tracey’e bırakıyorum :
“bir gün bir çocuğa tutulursun
sana parmaklarıyla dokunur
ağzı ile dokunduğu derinde delikler açar
ona baktığın zaman canın yanar
bakmadığın zaman da..
sanki birisi bir cam parçası ile seni kesip açıyor gibi gelir.”
YAZAN :Hülya Yalım
ZAMAN MEKAN :(Bu yazı Tracey’nin Yaşamından Kesitler filmi biter bitmez tasarlandı ancak hayata geçmesi hayli zaman aldı. Bu yazı yazılırken yazıda geçmesi sakıncalı cümleler yazar tarafından itinayla ayıklandı.
Bu yazı yazılırken süreklice “Why This Kolaveri di” şarkısı dinlendi, sıcak su içine limon içildi ama yine de sarhoş olmaya yetmedi,limonla başka bir şeyler içmek gerekli evet evet daha soğuk bir şeyler içmeli Why thisi kolaveri tekelveri di)
gidip sabah ilk is olarak bu filmi alip izlicem