Bu yıl kadınlar gününde Amerika’daki en şiddetli kasırgalara denk gelen kadın isimlerinden yola çıkarak bizdeki doğa olaylarına verilen kadın isimleri üzerinden, dilde küçük bir gezinti yaptım.
Sahi hangi ölçütler bu ismi vermede ön plana çıkıyor,neye göre kime göre rüzgarların kasırgaların adı belirleniyor ciddi ciddi merak ettim.
Amerika’da kasırgalara isim verme geleneği 19. yüzyılın sonlarına doğru kadınlarla ilgili sorunu olması kuvvetli muhtemel Avustralyalı bir meteorologun kasırgalara kadın isimleri vermesiyle başlıyor.
Neyse ki 1979 yılından sonra da kadın isimlerinin yanına erkek isimlerinin eklenmesine karar veriliyor.
Mart ayında olmamız hasebiyle Şubat’tan beri soğuklarda hemen herkesin beklediği o kadın isminden başlamak isterim söze elbette ki Cemreyle…
Cemre önce havada, sonra suda ve en sonra toprakta oluşan sıcaklık yükselişi olduğuna göre, kasırgaya oranla hayli sevindirici biri durum ama aynı zaman da yanmış kömür parçası, kor anlamı da var Cemre’nin…
Neden Ayşe Mine değil de Cemre bilemem işte…
Yağmur da kız ismi, kar anlamındaki Berfin’de…
Yıldız, Ay, Sema ise kadın isimleri gökyüzünde…
Bulut, Yıldırım, Şimşek, Rüzgar, Fırtına, Volkan, Ateş , hatta Toprak bile erkek ismi…
Fakat içinde yaşadığımız Doğa ile Dünya ismini hep kadından yana kullanmışız tarihler boyu…
Uzay,Ada,Derya,Deniz ile Güneş cinsiyetsiz başka bir dille söylersek uniseks kullanılan isimler…
Fakat denizin küçük parçaları; Irmak ile Nehir kız ismi olarak kullanımda öncelikte şimdilerde …
Tıpkı daha önce söz ettiğimiz Volkan ile Ateş nasıl erkek ismi olarak kullanılıyorsa bunların yine küçük bir parçası olan Alev de aynı şekilde kız ismi olarak neredeyse yüzde yüz kullanıma sahip…
Devam ediyoruz…
Tayfun,Tufan…
Rüzgar isimleri Bora,Poyraz erkek ismi olarak revaçta iken,
Meltem ile Yıldız kız ismi olarak tercih edilmekte…
Bir zamanlar eskiler seneyi kış ve yaz günleri diye ikiye ayırmış,kış günlerine Kasım, yaz günlerine ise Hızır denirmiş ama şimdi mevsimler var…
Hıdır İlyas manasında Hıdırellez Mayıs ayında hala yazın habercisi manasında kutlanılmakta iken,Kasım’da hala hem mevsim ismi ,hem de erkek ismi…
Buna karşılık Eylül ile Nisan ise daha çok kız ismi olarak nitelendirilmekte…
Neredeyse çiçek isimlerinin tamamı ise kız isminde…
Erkeğe her ne kadar böcek nitelendirmesi yapılsa da Yusufçuk böceği dışında bilinen bir böcek isim hala hazırda kullanılmamakta…
Oysa kraliçe arı manasına gelen Ece ile Kara Fatma ise hem böcek hem kız ismi olarak bu nitelendirmeyi zedelemekte…
Ağaç isimlerinden Gürgen ismi herhalde bir tanedir ama işte var…
Çınar adı ise her iki cinste mevcut….
Hayvan isimleri Aslan Kartal,Doğan, Şahin gibi isimlere rastlamak mümkünken,
hem kadın hem erkek olarak uniseks olarak nitelendirilecek olan bir isim var; Ceylan…
Ülkemizin İngilizcedeki anlamı hindi demek olsa da,hindi de daha çok erkek olarak anılsa da,
İstanbul isminde kız olduğundan mı dersiniz yoksa Kız kulesi etkisi mi bilinmez
ülkemizde hiçbir şehir cinsiyet içermez, İstanbul hariç…
Yönleri “Doğu,Batı, Kuzey,Güney” olarak erkek ismi alırken…
Mevsimlerde ise Bahar veya Yaz eklemeli olsa da tamamı kadınların…
her yaz kadınların değil elbette doğada;
Ayaz da Beyaz da adamların…
Nil’in Rüzgar’a dönüşmesi dengeyi bozmuyor hiçbir şekilde …
Doğada kadın ismiyle erkek ismi neredeyse eşit dilimizde….
Ölümün adı değişiyor süreklice…
Katil erkek, maktul kadın, cinsleri değişmiyor nedense…
Eşitliği bozan yer çekimi kanunu olmadığına göre;
sanatçıları öldürülenlerin rolüne bürümek yerine,
bundan böyle; geciken her bahara “Güldünya baharı oldu bu sene” desinler.
Soğukluğu ifade etmek için “Meral Tahta soğuğu”,
uzun geçen sonbaharı ise “Mehtap Civelek” olarak adlandırsınlar…
Daha olmadı isimleri aylara bölsünler…
Mart ayına “Ayşe Paşalı”, Haziran ayına “Gülşah Sarcan…”
Nisan’a “Melek Karaaslan’dan yola çıkarak Melek ayı” desinler….
O da yetmezse isimleri günlere taksim etsinler…
Cuma “Şefika Etik günü” olsun hanımlar günlerinde, “ruhu şad olsun” deyip,dua etsinler…
Belki günler de yetmeyebilir…
O vakit öldürülen kadınların isimlerini; “Selma Civelek’e yelkovan”, “Ceylan Soysal’a akrep” deyip saatlere bölsünler…
Öldürenler için eminim Sakine Cansız olunca, Fidan Doğmayınca ve Leyla Söylemeyince güzel…
Oysa hayat slogandaki gibi sadece “paylaşınca değil”;
hayat yaşayıp,yaşattıkça güzel….
Bu seneki 8 Mart Dünya Kadınlar Günü öldürülen kadınlar anısına olsun!
Kutlu olsun…
08.03.2013 www.hulyayalim.com
YAZAN: Hülya Yalım
YAZILAN ZAMAN-MEKAN: ( Eskiden Dünya Kadınlar Günü denilince çalışan,ezilen, emekçi kadına dair yaşanılan olaylar haber ediliyorken, şimdi kadınlar amansız bir şekilde öldürülmeleri ile gündeme geliyor maalesef. Yazının başında da belirttiğim üzere Amerika’daki kasırgalardan yola çıkarak bizdeki doğa olaylarına hangi isimlerin daha çok tercih edildiğini meraktan başladı bu yazı. Bu seneki Dünya Kadınlar gününde “O Ben Olabilirdim” etkinliğini görünce Dil Felsefesi’ndeki “yönletim” düşüncesinden de yola çıkarak, doğadaki kadını, dilde ararken, yerde buldum. Öldürülen her kadın için gül yerine söz attım.
Bu yazı yazılırken ” Bir kızıl goncaya benzer dudağın,Açılan tek gülüsün sen bu bağın, Kurulur kalplere sevda otağın. Kim bilir hangi gönüldür durağın” şarkısı bestecisi Amir Ateş’ten dinlendi,yemin içildi)
Hülya merhaba, ilginç, güzel ve öyle ki geçerliliğini sürekli koruyacak klasik bir yazı. Benzer bir yazı hiç okumamıştım. Tebrikler 🙂
Ne denir ki bunca zarif ve ironik bir betimlemeden sonra!
Herhalde TANRI erkektir ?!..
İnsan ya da hayvan… Erkek egemen figür. Kalem mi güçlü kılıç mı? diye sormuştum. Kalem görünse de kılıcın üstünlüğü tartışılmaz görünüyor. Çünkü kalem, kılıcın daha çok keskinleşmesi için çalışıyor. Erkeğe ait olan kaba kuvvet tarih boyunca hep en vahşi haliyle tezahür etmiş. Yapılması gereken bir şekilde bu kaba vahşinin ehlileştirilmesi, terbiye edilmesidir sanırım. Yoksa, varoşlarda nasıl işliyorsa, saraylarda da aynı şekilde işlemeye zaten ediyordur.
Teşekkür ederim Ebru yıllar yıllar oldu değil mi tekrar görüşmek gerçekten güzel… Herkes iyi bizden de ailene eşine selam. Kuleli soyisminden tanıdım ben de seni 🙂 En kısa zamanda görüşmek dileğiyle…
Arkadaşım,canım Hülya’ cım yazılarını okudukça mest oluyorum .Arkadaşım sen nerelere gelmişsin böyle aradan geçen 20 yıl sana çok şeyler katmış,çok başarılı olmuşun ,şu an annen,baban,Abi’lerin,yengelerin,sen hepiniz gözümün önüne geldiniz hepsine selamlarımı ilet lütfen(tabiki beni hatırlarsalar ) canım başarılarının devamını diliyorum,en kısa zamanda görüşmek üzere…
Yazıya yorum yaparak derinlik kazandırdığınız için teşekkür ediyorum Hakan Bey,Kadın haklarını erkekler savunuyor artık… Erkeklerden diğer erkeklerden şikayetçi olunca biz kadınlar da, sizin gibi değerli olduğu kadar adaletli, adaletli olduğu kadar vicdanlı, diğer erkekleri tanımanın mutluluğunu yaşarken daha yaşanılır bir dünyayı birlikte oluşturacağımıza inanıyoruz…
Saygı ve selamla…
Kadınlar, aklı olanlara, gönül sahiplerine pek üstün olurlar. Cahillere gelince, onlar, kadına üstündür. Çünkü tabiatlarında hayvanlık vardır. Sevgi ve acımak, insanlık vasıflarıdır. Hiddet ve şehvet ise hayvanlık vasıfları.Ne güzel söylemiş mevlana bu sözlerin üstüne ancak bütün kadinlarin biran önce bu toplumda gerçek degerinin verilmesi dilegiyle…
şarkılar aracı, sözler aracıdır aslında Son Yaz asıl gayemiz hayatı anlamladırma çabası…
Güzel sözleriniz için teşekkür ederim Selda sadece düşündürenler tarihler boyu cezalandırınca düşündürme işini sevenler güldürürken düşündürmekte buldular çaresini 🙂 bunu başarabildiysem ne mutlu bana….
İnanın ben de sizinle tanıştığıma çok memnun oldum her daim görüşmek dileğiyle…
sevgi ve saygılarımla…
Hayatı yaşayıp, yaşatan şarkıların paylaşımındadır güzellikler…
siz çok özel bir insansınız çok güzel yazmışsınız yazınız beni hem güldürdü hem düşündürdü gene yapmak istediğiniz bumuydu 🙂 çok hoşsunuz sizi iyiki tanıdım dedim, bu güzel düşünceleri ben nerden tanıyacaktım yoksa, bunun da allahın bir hediyesi olduğunu düşünüyorum bana şu an gözümün önündesinizzzzz…..