Çiçek dürbününden bakınca hayata, görülen şeylerin görüntüsü öylesine değişir ki; görülenlerin gizemi ile şaşırıp kalınır.

Her bir renk şekil değiştirdikçe,bambaşka bir şekle dolayısıyla da renge bürünür.

Dürbünü döndürdükçe farklı bir güzellikle karşılaşılır.

Desen desen, motif motif gezdikçe bu muhteşem ahengle büyülenilir.

Bu nedenle ışığın yansıması, hayretler içinde takip edilir.

Çiçek dürbününden görülen şekillerin en büyük özelliği tümünün simetrik olmasıdır.

Geçtiğimiz yıllarda birileri, söylenene göre başbakana çiçek dürbünü hediye etmiş.

Başbakan bu dürbüne bakma gereği dahi duymadan bir köşeye atmış.

Torunu olduktan sonra onunla hoşça zaman geçirmek için çeşitli oyunlar oynamaya başlamış.

İşte yine böyle bir zamanda saklanıp saklanıp “ceee!” demekten sıkıldığı için farklı bir oyun oynamak istemiş.

Her origami denemesinde, gemi ve ampül figürlerini gözü kapalı yaptığı için bu sefer farklı bir şeyi deneme girşiminde bulunmak isteyince olan olmuş.

Bu sefer elindeki kağıdı külah haline getirip dürbün niyetine karşıya bakınca; dürbünün iki ucundan farklı görüntülerle karşılaşınca durumu daha iyi anlamak için, hani bir zamanlar kendisine hediye edilen o çiçek dürbününü derhal istetmiş.

Bir de ne görmüş.

Etrafı sararan, çizgileri bulanıklaşan, içindeki renkleri hayal mayal görünen, saydamlığını yitirmeye yüz tutmuş bu çiçek dürbünün içindeki motifler birleştikçe yine simetrik olarak üzerinde ;

Mehmet Akif Ersoy, Sabahat Akkiraz, Tatyos Efendi, Cem Karaca, Nazım Hikmet, Saidi Nursi, Ahmet Kaya, Hacı Bayram Veli, Yunus Emre, Mevlana,Ahmet Yesevi, Hacı Bektaşı Veli, Pir Sultan Abdal yazan  isimlere dönüşmesin mi?

One minute! demeye kalmadan bu isimlere gayri ihtiyari ama ?tüm samimiyetiyle ve bütün hasbihalliğiyle? bakınca; isimlerin etrafında iade-i itibar yazmıyormuymuş.

Hülya YALIM

www.hulyayalim.com