Kadınlara erkeklerle eşit haklar tanınması özellikle II. Dünya Savaşının sona ermesi ile hızlanmış, Birleşmiş Milletlerin kuruluşu ile evrensel bir boyut kazanmıştır. 1945 yılında Birleşmiş Milletler örgütü Anayasası kadın erkek eşitliğini açıkça belirtmiştir. Günümüzde bir kaçı dışında Birleşmiş Milletlere üye devletlerin hepsi anayasa ve yasalarına kadın ve erkek vatandaşlarına eşit siyasal haklar tanıyan hükümler koymuşlardır. Bu gelişmede Birleşmiş Milletler Genel Kurulunca kabul veya ilan edilen uluslararası hukuk metinlerinin rolü olmuştur. 1953 yılında kabul edilen ve 1959 yılında Türkiye tarafından onaylanan “Kadınların Siyasi Haklarına Dair Sözleşme” kadınların erkeklerle eşit koşullar altında seçme ve seçilme, kamu görevlerine girme haklarına sahip olacağını belirtmektedir. 1967 yılında ilan edilen “Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Kaldırılması Bildirisi” kadınların siyasal haklarının sağlanması için uygun tedbirler alınacağını öngörmektedir. Bu bildiri doğrultusunda 1979 yılında kabul edilen ve 1985 yılında Türkiye tarafından onaylanan “Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’ ile de taraf devletler, ülkelerinin siyaset kamu yaşamında kadınlara karşı ayrımcılığı kaldırmak için uygun bütün tedbirleri almayı taahhüt etmişlerdir.
KADINLARA KARŞI HER ÇEŞİT AYRIMCILIĞIN ÖNLENMESİ ULUSLARARASI SÖZLEŞMESİ
18 Aralık 1979
Bu sözleşmeye taraf olan devletler,
Birleşmiş Milletler yasasının temel insan haklarına, insan onur ve değerine ve erkeklerle kadınların eşit haklara sahip olmaları gerektiği inancını yenileyerek,
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin, insanlara karşı ayrımcılığın kabul edilmezliği ilkesini doğrulayarak ve tüm insanların özgür olduğunu ve eşit saygınlık ve haklara sahip olduklarını ve bu bildiride böylece öne sürülen tüm haklar ve özgürlüklerin cinsiyete dayalı olanlar dahil hiçbir ayrıma uğratılmaksızın herkes tarafından kullanılabileceğini bildirdiğini ileri sürerek,
İnsan Hakları Sözleşmesine Taraf Devletlerin, kadınlar ile erkeklerin tüm ekonomik, sosyal, kültürel, medeni ve siyasal haklardan eşit olarak yararlanmalarını sağlamak yükümlülüğü bulunduğunu bildirerek,
Birleşmiş Milletler ve ona bağlı uzman kuruluşları denetiminde kabul edilmiş ve erkeklerle kadınların eşitliğini sağlamaya çalışan uluslararası sözleşmeleri göz önünde tutarak;
Ayrıca, Birleşmiş Milletler ve ona bağlı uzman kuruluşların kabul ettiği erkek ve kadınların haklarının eşitliğini sağlamayı amaçlayan kararları, bildirileri ve tavsiyeleri de göz önüne alarak;
Ancak, bu çeşitli belgelere karşın kadınlara karşı ayrımcılığın hala sürmekte olduğundan endişe duyarak,
Kadınlara karşı ayrımcılığın, hak eşitliği ve insan onuruna saygı ilkelerini çiğnediğini, kadınların erkeklerle eşit olarak ülkelerinin siyasal, toplumsal, ekonomik ve kültürel hayatlarına katılmalarını engellediğini, toplumun ve ailenin refahının artmasına engel oluşturduğunu ve kadınların ülkeleri ve insanlık hizmetinde kullanabilecekleri olanaklarını geliştirmelerini zorlaştıracaklarını ileri sürerek,
Yoksulluk hallerinde kadınların yiyecek, sağlık, eğitim, öğretim ve iş bulma ve öteki gereksinimlerinin karşılanması bakımından en az olanağa sahip bulunduklarından huzursuzluk duyarak;
Hak ve adalete dayalı yeni uluslararası ekonomik düzenin kurulmasının, kadınlarla erkekler arasındaki eşitliği sağlamak için önemli bir aşama oluşturacağına inanarak;
Irk ayrımcılığının, ırkçılığın her türünün, sömürgeciliğin, saldırganlığın, yabancı devletlere karşı işgal ve üstünlük sağlamasının ve ülkelerin içişlerine karışılmasının ortadan kaldırılmasının, erkekler ile kadınların eşit haklardan yararlanmaları için gerekli olduğunu önemle belirterek;
Uluslararası barış ve güvenliğin kuvvetlendirilmesinin, uluslararası gerilimin azaltılmasının, toplumsal ve ekonomik sistemlerine bakılmaksızın bütün ülkeler arasında karşılıklı işbirliğinin, genel ve tam silahsızlanmanın ve özellikle sıkı ve etkili bir uluslararası denetim altında nükleer silahsızlanmanın, ülkeler arası ilişkilerde, adalet, eşitlik karşılıklı çıkar ilkelerinin kabulünün ve yabancı ve sömürge yönetimi veya yabancı işgali altında bulunan yerlerdeki hakların kendi kaderlerini belirleme ve bağımsızlık elde etme hakları kadar ulusal bağımsızlık ve toprak bütünlüklerine saygının gerçekleştirilmesinin, toplumsal gelişme ve kalkınmaya ve bunun bir sonucu olarak da, erkeklerle kadınlar arasında tam bir eşitliğin elde edilmesine katkıda bulunacağına inanarak,
Bir ülkenin tam ve eksiksiz kalkınmasının, dünyada refahın ve barışın elde edilmesinin, kadınların erkeklerle eşit koşullarda her alanda en üst düzeyde katkılarının gerektiğine inanarak,
Kadınların ailenin refahına ve toplumun kalkınmasına yaptıkları büyük katkının henüz tam olarak anlaşılamadığını, analığın toplumsal önemi ve ana-babanın aile içinde ve çocukların büyütülmesindeki rollerini göz önünde bulundurarak ve kadınların soyların üremesindeki önemli rolünün aile içinde ayrıma neden olmaması gerektiğini, nitekim çocukların yetiştirilmelerinin kadın ve erkek ile toplumun bütününün sorumluluk paylaşmalarını gerektirdiğinin bilincinde olarak,
Erkeklerle kadınlar arasında tam bir eşitliğin gerçekleşmesi için kadınlar ile erkeklerin toplumdaki geleneksel rollerinde bir değişiklik gereksinimi bulunduğu bilincinde olarak,
Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Bildirgesinde yer alan ilkeleri uygulamaya ve bu amaçla bu tür ayrımcılığın her şekli ve belirtisinin ortadan kaldırılması için gerekli önlemleri almaya kararlı olarak, aşağıdaki hususlarda anlaşmışlardır:
KADININ SİYASAL HAKLARINA İLİŞKİN MADDELER
Madde 3
Taraf Devletler özellikle politika, toplumsal, ekonomik ve kültürel alanlarda olmak üzere bütün alanlarda, erkeklerle eşit olarak insan hakları ve temel özgürlüklerinden yararlanmalarını ve bu hakları kullanmalarını garanti etmek amacıyla, kadının tam gelişmesini ve ilerlemesini sağlamak için yasal düzenleme dahil bütün uygun önlemleri alacaklardır.
Madde 4
1. Kadın ve erkek eşitliğini gerçekten sağlamak için Taraf Devletlerce alınacak geçici ve özel önlemler bu sözleşmede belirtilen cinsten bir ayrım olarak düşünülmeyecek ve hiçbir şekilde eşitsizlik veya farklı standartların korunması sonucunu doğurmayacaktır. Fırsat ve uygulama eşitliği hedeflerine ulaşıldığı zaman bu önlemlere son verilecektir.
Madde 7
Taraf Devletler, ülkenin politika ve kamu hayatında, kadınlara karşı ayrımı önlemek için tüm önlemleri alacaklar ve özellikle kadınlara erkeklerle eşit koşullarla aşağıdaki hakları sağlayacaklardır:
a. Bütün seçimlerde ve halk oylamalarında oy kullanmak ve halk tarafından seçilen organlara seçilebilmek,
b. Hükümet politikasının hazırlanmasına ve uygulamasına katılmak, kamu görevinde bulunabilmek ve hükümetin her kademesinde kamu görevleri yerine getirmek,
c. Ülkenin kamu ve politik hayatı ile ilgili hükümet dışı kuruluşlara ve derneklere katılmak.
Madde 8
Taraf Devletler, kadınlara, erkeklere eşit koşullarda ve hiçbir ayrım gözetmeksizin, hükümetlerini uluslararası düzeyde temsil etmek ve uluslararası kuruluşların faaliyetlerine katılmak fırsatını sağlamak için gerekli bütün önlemleri alacaklardır.
Madde 9
1. Taraf Devletler, uyrukluğun kazanılmasında, değiştirilmesinde veya korunmasında kadınlarla erkekler ile eşit haklar tanıyacaklar ve özellikle bir yabancıyla evlenmenin veya evlilik sırasında kocanın uyruğunu değiştirmesinin, kadının da otomatik olarak uyruk değiştirmesine, uyruksuz kalmasına veya kocanın uyruğunu zorla almasına yol açmamasını sağlayacaklardır.
2. Taraf Devletler, çocukların uyruğu konusunda kadınlara erkeklerle eşit haklar sağlayacaklardır.
2. Taraf Devletler, kadın ve erkeklerin eşitliği ilkesine dayanarak, kırsal kalkınmaya katılmalarını ve bundan yararlanmalarını sağlamak için, kırsal kesimdeki kadınlara karşı ayrımı ortadan kaldıran tüm uygun önlemleri alacaklar ve özellikle kırsal kesim kadınlarına aşağıdaki hakları sağlayacaklardır.
a. Her düzeydeki kalkınma planlarının görüşülmesine ve uygulanmasına katılmak,
e. Ekonomik fırsatlardan kendi işinde çalışma veya tam çalışma yoluyla eşit olarak yararlanmak amacıyla kendi kendine yardım gruplar ve kooperatifler oluşturmak,
Madde 15
1. Taraf Devletler kadınlara, kanun önünde erkeklerle eşit haklar tanıyacaklardır.
2. Taraf Devletler uygar haklar bakımından kadınlara erkeklerinkine benzer hukuksal yeterlik ve bu yeterliği kullanmak için eşit fırsatlar tanıyacaklardır. Özellikle, kadınlara sözleşme yapmada ve mülk yönetiminde eşit haklar verecekler ve mahkemelerde davaların her aşamasında eşit işlem yapacaklardır.
3. Taraf Devletler, kadınların hukuki yeterliliklerini kısıtlamaya yönelik hukuki sonuç doğuran her çeşit sözleşmenin ve sair özel işlemlerin tamamının geçersiz olduğunu kabul ederler.
4. Taraf Devletler, kadın ve erkeğe hukuki olarak yerleşme yeri seçme ve nakletmede eşit yasal hak tanıyacaklardır.
Günümüzde kadın hakları hareketi önce Nairobi’nin ortaya koyduğu, 1990 Moskova Kadınlar Konferansının geliştirdiği ileriye dönük stratejileri ve hedefleri doğrultusunda yeni bir atılıma hazırlanmaktadır. Bu atılımın başarıya ulaşması, yeni bir anlayışla; din, dil, ırk ve politik görüş farkı gözetmeksizin tüm kadınların cinsiyete bağlı eşitsizliklere karşı, kadın sorunları çerçevesinde birleşmelerini, aralarındaki dayanışmayı güçlendirmeyi ve sorunlarına beraberce sahip çıkmalarını gerektirmektedir.
Gelişmiş ülkelerde kadınların parlementoya katılım oranı bizden yüksektir ve bu oran süreç içerisinde artmaktadır. Buna rağmen gelişmiş ülkelerde bile siyasal katılım konusunda kadınlarla erkeklerin eşitliğinden söz etmek mümkün görünmemektedir.Yapılan araştırmada katılımın en yüksek olduğu SSCB’de ve kadın hareketinin öncülerinin ortaya çıktığı ve şu anda bir kadın Başbakana sahip olan Fransa’da hiç kadın bakan bulunmaması dikkat çekicidir. 1990 yılında SSCB’de yapılan istatistikler kadın parlementer oranının % 14’e düştüğünü göstermektedir. Kadınların parlamentoya katılımlarının ve bakanlık düzeyindeki kadınların oranının en yüksek olduğu Norveç’te bile, 2 erkek parlamentere 1 kadın parlamenter, 2 erkek bakana 1 kadın bakan düşmektedir.
Kadın hareketinin ilk ortaya çıktığı, en sert mücadelelerin verildiği ve demokrasinin beşiği olarak anılan İngiltere ve Amerika’daki kadın parlamenter ve bakan oranının düşüklüğü bir başka dikkat çeken noktadır.
TBMM?YE SEÇİLEN KADIN MİLLETVEKİLLERİ
Yasama Seçim Toplam Kadın
Dönemi Yılı Milletvekili Milletvekilleri %
5 1935 39 441 18 4,08
6 1939 43 465 15 3,23
7 1943 46 484 17 3,31
8 1946 49 497 9 1,81
9 1950 51 491 3 0,61
10 1954 535 4 0,75
11 1957 602 8 1,35
12 1961 449 3 0,67
13 1965 66 455 8 1,76
14 1969 450 5 1,11
15 1973 75 456 6 1,31
16 1977 79 455 4 1,88
17 1983 86 410 12 2,93
18 1987 449 6 1,34
19 1991 450 8 1,77
TOPLAM 7089 125 1,76
Türkiye’de kadına seçme ve seçilme hakkı verildikten 1 yıl sonra, 1935 yılında yapılan genel seçimlerde parlamentoya 18 kadın girmiştir. Parlamentoya giren kadınların erkeklere oranı % 408’dir ve su ana kadar elde edilen en yüksek orandır. 1935′ den bugüne kadar yapılan seçimlerde 7089 milletvekili seçilmiştir. Bunların sadece 125 tanesi kadındır. Parlamentoya seçilen toplam kadınların erkeklere oranı % 1.75′ dir. Çok partili demokrasiye geçtikten sonra kadınların oranı artacağına tam tersine azalmıştır.
Gelişmiş ülkelerde kadınların parlamentoya katılım oranı bizden çok yüksektir ve bu oran süreç içerisinde artmaktadır. buna rağmen gelişmiş ülkelerde de siyasal katılım konusunda kadınlarla erkeklerin eşitliğinden söz etmek mümkün görünmektedir.
Yorumun ne olacak?