(Hırçın Bir İlişkinin Sonundaki Durak?a cevap)
Her şey yeni ve mutlu bir yaşam içindi? diyen biri, baştan Çıkarılmaya gönüllüdür.
Mutluluğu ikinci kez arıyor olmak ise en azından bir kez yakalandığından emin olmaktır. Her ne kadar mutluluk diye bir şey olmasa, mutluluğun peşinden sadece koşulsa da… Ya da mutluluk sadece geriye dÖnüldüğünde farkına varılsa da…
SonuÇ değişmez.
Bir sevgili beklemek, o sevgili gelmedi mi onun yerine bir başkasını yaratmak gerektirebilir bazen. Onu, aklının yarattığının verdiği hazzın aklın ikinci, üÇüncü maddesi olamıyordu demesinden anlamak mümkün. Aksi takdirde yaşadıklarına inanmak psikolojik bir rahatsızlığın gÖstergesi olurdu. -Devamı »
Belki de sahiden de bahardır bu doğadaki değişime ayak uydurmak için, bizleri bir boy küçük gelmiş papuçlarla, sızım sızım sızlatarak yürümek zorunda bırakan…
Ancak gelin görün ki; Mayıs Sıkıntısı ile Yengeç Dönencesi arasında olunca insan, şiş ayaklarla zorlanarak yürümek yerine, çıplak ayaklarla koşmak istiyor nedense?
Bunu eyleme geçirmese de, sadece düşüncesiyle bile yorgun düşüyor ne yazık ki , bazen de hiç düşünmeden hareket ettiğinde ise, yaşadığının anlamsızlığını sorgularken buluyor kendini… -Devamı »
Bu pencereden seslenmeden önceki adım Hayal Yamyam ?dı adeta. ismimle müsamma denilen cinslerden biri olduğumu bilmeyen kaldı mı hala acaba? Hayal olurum gündüz vakti gezinirim oradan oraya, dolaşırım bir çok zihni… Karıştırırım en çok inanılan fikri..Filozofum ne de olsa canım isteyince deli, arada sırada da dahi …
Sözlerimi pazara çıkardım sanmayın dertlerimi sizlere açtım. Siz de derinlik kazandırdınız bu dertlere bir güzel, ondan sonra olanlar oldu işte… Belki de kendimizi ararken birbirimizi bulduk. Sonrası “geçiyordum uğradım bakalım yaraların benden derin mi?” durumu oldu besbelli? -Devamı »
(HY ÖLÇÜSÜNDE 3D KALİTESİNDE)
ey küçükken kaygısız korkusuz, büyüdükçe kuşkulu, vehimli,yaşlandıkça aksi ve hırçın hayalet,
söyle neden bilinçle korkak ediyorsun bizleri bizlere,
ey bozuk aksan, lal olsun dilin, bu ne biçim oyun ki dinmiyor tufan,
ey ulu sazcı durmazmısın bir an?
çığrından çıkmış devirdir bu devir, kendi içindeki dikenler kanatsın vicdanını dilerim an be an, insan olmayı başarırsan eğer vasiyetimdir herkese layılığıyla değil kendi şerefin ölçünde davran… -Devamı »
Nisan ayının Mona Lisa gibi yarı gülen, yarı hüzün lendiren perdesi aralandı;neredeyse ortasındayız artık. Nisanla doğa kış uykusundan uyanırken, insan da bu uyanıştan nasibini alır.
Zaman zaman da bu değişimden şikayetsiz;oradan oraya sürüklenen insanın gönüllü uyumsuzluğuyla barışık olduğunun görülebileceği anlara nisanda rastlamak mümkündür.
Bir semptom gibidir nisan; geldi mi gönül artık senatoryumdadır. Teşhisi uzun süren, tedavisi imkansız , adına aşk denilen hastalıklara toplu kayıpların verildiği zaman nedense hep bu aydır. Hele bir de bulutlarda gezinirken, zamansız ayrılıklara yakalanmışsa seven;yalan öksürür yalan cıktan ölür kızılcık şerbeti kıvamında kan tükürür -Devamı »