Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce Düşünceler Düşünce
Düşünceler Düşünce » 'Köşe Yazısı' kategorisine ait yazılar (Page 21)

Nihat ikinci golü atana kadar bambaşka bir yazı düşünüyorken;tur gitti gidiyorken son beş dakikada maçı çeviriyorken;Volkan kırmızı kart görüyorken; hayatımızda yenmediğimiz bir rakibi, üstelik de geriden gelerek tüm olumsuzluklara rağmen eliyorken;zihnim tüm düşündüklerine reset attı duygularım beni buraya böyle attı .

İtiraf ediyorum…Basitlikse basitlik; banallıksa banallık evet itiraf ediyorum futbol bağımlısıyım. Öyleki;  ofsaytı bazen spikerden önce söylebilecek kadar …Off! çok utanıyorum …

Çok anlamsız biliyorum. Artık “din değil futbol kitlelerin afyonu” görüşünü de onuyorum ama tam bir bağımlı gibi bile bile vazgeçemiyorum. Bazı kültürel ortamlarda “futbol  izlemiyorsunuzdur tabi…” dediklerinde hayır kahretsinki izlemek bir yana bağımlısım diyemediğim durumlarda ne kadar ezilip büzülüyorum bilemezsiniz. -Devamı »

Apolitize ediliyoruz milletçe ülkece hem de günlerce… Gündemdeki olayları tekrar etmek istemiyorum size ama paparazzi haberlerine taş çıkarırcasına magazine kaydırılıyoruz gittikçe, bilinçli olarak…

Uymasak da dinlemesek de bitirmiyorlar bir türlü ve doğal olarak bir şekilde tam da içinde buluyoruz kendimizi .

Konu başlığımız sivil itaatsizliği ütopya olmaktan kurtarıp şüphesiz ki direnişiyle hayata geçirerek tarihe geçen Mahatma Gandhi bizi yok edecekler şunlardır der: “İlkesiz siyaset; vicdanı sollayan eğlence; çalışmadan zenginlik; bilgili ama karaktersiz insanlar; ahlâktan yoksun bir iş dünyası; insan sevgisini alt plana itmiş bilim; özveriden yoksun bir din anlayışı.” -Devamı »

Ülkemizin zengin kaynaklarının başını son günlerde bir takım doğal madenleri doğal bitkileri bile sollayacak derecede doğal gaflar alabiliyor. Bazen de kaynakların birleşimi olaya ayrı bir anlam kazandırıyor. Hatta ekonomik yokluklarla kültürel yoksunluklar birbirine iliştirilip derhal gündeme oturabiliyor.

Mesela pirinç kaynağı ile gaf kaynağının bileşiminden çok ilginç olaylar meydana gelebiliyor.

Yüzyıllar önce Maria Antoinette “ekmek yoksa pasta yesinler” demişti o talihsiz ama tarihi sözü eden Antonitte?den sonra bizde de böyle tarihi gaf familyasından bir söz dile geldi hükümet kanadının baş kişisinden elbetteki.. Bizdeki versiyonu ayak takımından olacak değil di ya? -Devamı »

Yıllar önce Dünya Kadınlar Günü’ne  istinaden yazdığım yazıyı tekrar okurken hayatıma giren adamları ve o adamların ben de yarattıkları etkileri düşünürken, kendimi bu adamları tek tek zihnimden geçirirken buldum, işte şimdi   sizlerle paylaşıyorum.

Böylece  geçmişte yazdığım kadınlarla ilgili yazıyı dengelerken, kadın erkek diyalektiğini yakalar erkeklere olan borcumu ödemiş olurum. Belki de cinsiyet ayrımını önlemek için  iyi bir deneyim bile olabilir  kimbilir?

Gözümü dünyaya açtığımda ilk tanıdığım adam Günay Yalım babam. Başka bir değişle hayatımın Adem’i… Otoriter, muhafazakar duygularını belli etmeyi zayıflık gören fakat kırılganlığıyla duygusallığını ele veren, ağzından çıkan sözü fazlasıyla önemseyen babam..Her daim gücü ve baba figürünü ziyadesiyle temsil eden baba gibi baba adam gibiadamdır babam. -Devamı »

Benim Athenalığım Aphoroditeliğimden önce gelir. Hayatın rutinliğine karşı vazgeçtim tanrılığımdan. Bir gece gizlice ay altı aleme inmek istedim. İzinsiz inemezsin dediler. Tanrı?ma insan olmak istediğimi dilekçemde belirttim.

Doğuverdim bir kemikten Havva dediler adıma yani ilk ana. İnsanlığa kabul edildim ?ve Tanrı beni yarattı.? Tanrının önce onları yaratmasına şaşmamalı her sanatkar sanat eserini yaratmadan kaba taslağını çizer çünkü. -Devamı »