afili dünyadan sesleniyorum,
burdan giriş var çıkış yok ona göre.
alengirli sözlere hiç gerek yok anam babam,
kumpastayım daha ne deyim.
kumpas dediysek, F cetveli ayar var burada her daim.
öyle Peter Pan‘inkine benzeyen bir yer değil;
harbi anasının gözü bir yer burası.
Hiçliğin Ülkesi diyorlar, İçliğin Gülü desen ne olur, Yokluk Konstantinopolis olsa ne fark eder.
bayramlık ağzıma yemin yakışmaz bilin,
bayram olsa bile bözük allahına kadar burada…
caka satmak istemem amma bu yerde beni can evimden vurdular.
hiçliğin dik alası ahan da burası.
bırakın öyle uzaktan dikizlemeyi, fasaryadan laflar değil bunlar,
duman eder kendi geldi mi meydane,
sanırsın pehlivan.
eşekten düşmüş karpuza dönersin,
öyle ki hafızın façasını alır.
bilginin havasını alır.
kafa ütüler bazen evet,
kalayı basar ancak iplemez bile çoğu.
kelek çıkanlar da olur,
kendini fasulyeden sananlarda…
bazısı süzme deli dersin.
şinanay durumlarda, madara eder, şapa oturtur.
sanırsın dahi.
kıytırık adamlarla karıştırmayın aman ha,
kata külliye gelmeyelim demeyin hiç,
haza adamların burada olduklarına kalıbımı basarım o ayrı.
nağme yapıyor gibi gözükürler,
ama nalllarını kendileri diker yani, çoğunun ölümü ecelden değil kendi elinden?
kaypak zeminde yazsak da,
karavana olmaktansa,
işte haybeden gıcır bir yazı.
kumpas ayarımız fazla kaçtıysa af ola..
dünya felsefe günümüz kutlu ola ?
Hülya YALIM
Ölçülerin ayarlanma enstitüsü Geenwich olduğu gibi yaşamı sorgulamanın ve ayar vermenin, felsefeden geçtiğini, felsefenin ?F? harfi ölçü kumpasıyla yapıldığının çağrışımlarıyla, yazınızı keyifle anlamaya çalıştım.
Yaşam serüvenimizde insanı sınırlayan mutlak doğru ve yanlışların olmadığını düşünecek olursak; felsefe doğru ve yanlış değerlerimizi, kendimizin yaratmamızı ve bunun farkındalığında olmamızı gerektirir. Hiçbir otoriteye, egemenliğe ve iktidara bağlı değilsek, evren, doğa ve insan karşısında özgür irademizi göstererek, kendimiz açısından nirvaya ya ulaşabiliriz.
Yaşamamın sadece bir tarafından ya da bir parçasından bakıp insanı, evreni ve doğayı açıklamanın çok ciddi sıkıntılar doğurabileceğini söyleyebilirim. Üzüntülerimizin de sıkıntılarımızın da hoşnutsuzluklarımızın da hayatımızın bir parçası olduğuna yürekten inanmamız gerekir. Bedensel ve ruhsal yapımızdaki egoist fikir ve davranışlardan uzak durup, insani olarak toplumsallaşmanın temel yönteminin bu olduğu kanaatindeyim. Yaşam alanımız olan habitatımızda tek yönlü ve çıkarcı istencimize göre olan yaklaşımı değiştirip, yaşamı bir bütün olarak kabul edip, sahiplenme toplumsallaşmamızın ve hümanistçe yaklaşımımızın en önemli vasıfları olarak kabul etmemizi gerektirir.
Felsefe gününüzü yeniden kutlarken; sorgulamanın çok daha fazla olduğu bir dünya dilerim?