Medyanın siyasi hegomonya kurulmasında ne kadar rol oynadığını ve egemen siyasi gücün çıkarlarına hizmet eden yorumların yeniden üretilerek neyin hedeflendiğini görmek açısından Emin Çölaşan?ın 22 yıl hizmet verdiği Hürriyet gazetesinden bir günde açığa alınmasına bakmak son derece anlamlı olacaktır. Medyanın toplumsal sınıflar arasında gittikçe uzlaştırmak yerine uysallaştıran yaklaşımı yetmiyormuş gibi söyleyecek sözü olanları susturması gerçekleşen hegomonyaya katılmasının tek bir nedeni olabilir.İktidar odaklarının suyuna gitmek,başka bir değişle dev medya kuruluşlarının bir günde alaşağı edildiğinden ders alıp işi riske etmeden su gibi geçinip gitmek…
“Dördüncü güç”,”üçüncü göz” olarak kabul edilen medyada neler oluyor medyum medya ?nereye koşuyor?? Beğenelim beğenmeyelim Türk medyasının simge isimlerinden biri olan Emin Çölaşan?ın işine son verildiği yetmezmiş gibi güç odaklarıyla çatışan Bekir Çoşkun, Tufan Türenç, Yalçın Bayer gibi usta kalemlerin de susturma girişimelerinden sırasıyla nasibini alacağı söylentiler arasında.
Ragıp Duran?nın dediği gibi ?medyatik iktidar ile siyasi iktidarın birlikteliği, organik ilişkileri, lokomotif konumda olan siyasi iktidarın egemen, hakim olmasına yol açıyor. Çölaşan?ın belki tüm fikirlerine karşı olsak da, mesleki dayanışma, eleştirel bir yaklaşımla da olsa, kişisel ve örgütsel alanda, Çölaşan?ın yanında olmamızı gerektirir.”
Gazetecilik etiği açısından olayı ele aldığımızdan Emin Çölaşan?ın tarzı tartışmaya açılabilir, daha da açık söyleyelim; yaklaşımı ve hitabeti özellikle günümüzde pek de kabul görmeyebilir.Ancak iktidar partilerle gül gibi geçinip puan toplamak yerine korkusuzca üzerlerine gitmesi hiç de küçümsenecek bir durum değildir.
Erbakan Hoca’yı tiye alması Turgut Özal hükümetinde her şey süt liman görülürken yazılarıyla halkı uyarmaktan geri durmaması Çiller hükümetinde de keza yazıları problem yarattığından kalemi bizzat siyasi liderler tarafından kırılmak istenen Çölaşan?ın 30 yıllık gazetecilik hayatında bir çok gazetecinin yaptığı gibi her devrin adamı olmak varken çok sayıda bakan ve siyasetçiyi yolsuzluk ve usülsüzlük konusunda olayları belgeleriyle yazması nedeniyle halkın teveccühünü kazanan nadir birkaç yazar arasına girmesine neden olduğu inkar edilmez bir gerçek…
Amansız biçimde eleştirdiği ve gazeteyle ilişiği kesilir kesilmez,bu duruma en çok sevinen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek?le girdiği polemikler günlerce gündemden düşmezken ve yazdığı yazılarla hayli yüklü tazminat davaları ödemeye mahkum ettiği Hürriyet gazetesinde gözden çıkarıldığı medya dünyasını yakından takip edenler hissediyorlardı.Sonuç ne olursa olsun yıllarını bu mesleğe veren Çölaşan?a yapılan gazetecilik mesleğine yapılan şık olmamakla birlikte futursuzca ilkesizce gerçekleştirilen ağır bir darbedir.
Çölaşan?ın gazeteden kovulma gerekçesini açıklayan genel yayın yönetmeni Özkök?ün “siyasi bir mesele mi diye kimse düşünmesin ? Öyle olsaydı, yazar kadromuza Yılmaz Özdil gibi Türkiye’nin en çok okunan, en muhalif seslerinden birini katmazdık” demesi benim savunduğum görüşü destekler biçimde.
Sözünü ettiği, Oktay Ekşi, Bekir Coşkun, Tufan Türenç, Özdemir İnce, Yalçın Doğan, Yalçın Bayer gibi güçlü muhalif yazarlar bu gazeteciler gazetenin emniyet sibopları olarak tutulmaya çalışılıyor bence.
Geçen sene Oskar ödülü alan ?İyi Şanslar İyi Akşamlar? filminin Türkiye versiyonu işte böyle çevriliyor.
Bir günde açığa alınan “Yalçın Nereye Koşuyor?” “Turgut Nereye Koşuyor?” adlı kitaplar yazan Emin Çölaşan?a Medyum medyanın nereye koştuğunu merak etmeden söyleyelim: Medyum Medya güç hegamonyasını kabul etmiş mevcut iktidara koşuyor.
Asılsam mı küreklere?…Avuçlarım kanasa da, hırsımdan ağlasam da, o yere doğru tek başıma kalsam dahi çekmeli miyim kürekleri?Yoksa, vaz mı geçsem kürek çekmekten?diye okurlarına soran Bekir Çoşkun?a: iktidar aracılığıyla medyanın yaratmış olduğu ?ya çemberin içindesindir ya da çemberin dışında ;sarmalı adına dahil asılın küreklere…
Sözün Sonu:
“Kim okurdu kim yazardı bu düğümü kim çözerdi koyun kurt ile gezerdi fikir başka başka olmasa??
Hülya YALIM
Öncelikle sayın sümere yanıt vermek istiyorum,
Öncelikle hayatın içindeki profesyonel kişileri, anemizin çocukken pişirdiği yemekler gibi, “sevdiklerim”, “sevmediklerim” diye ayırmak, kendi keişisel dünyaalrımız için anlamlı olsa da, geçici ve gerçekten “kişisel”dir. Profesyonel kimseler, beğeni çemberlerinin dışında yer alırlar ve mevcut dünya içinde kendilerine has misyonalrı vardır.
Sayın Yalım’ın da belirttiği üzere, tarz ve tavrını beğenelim veya beğenmeyelim, mevcut ilişkiler ağında güçlü bir taş olan Çölaşan, bu oyundan dışlanmıştır.
Benim bir başka fikrim var, ilk günden beri dillendirmemek için elimden geleni yapıyorum. çölaşan gibi birisi, n eişsiz kalır ne de sessiz. sesini çıkaracağı bir yer her zaman vardır, bulur da.
Çölaşan’ın işten çıkarılması ve bunun gayet medyatik bir şekilde yapılması bilinçli bir tavır. Bile isteye oynana bir oyun bence, hiç de birilerine gözdaği falan da değil. Özkök bu yüzden biraz da rahat bir tavırla hemen ertesi gün yazabildi bu konuda.
bugün içinde bulunan durumda, çölaşan’ın hürriye’ten atılamasıyla suni bir gündem yaratılmış durumda.
bir başka nokta da, çölaşan’ın oyundan dışlanması gerçekten de siyasi nitelikten çok, medya dünyasının içindeki güç ilişkileri ile ilgili. Açık ediyor Özkök, Yılmaz Özdil’i almazdık diye.
Hürriyet’ten çok, Çölaşan’a haberleri servis eden erk çölaşandan vazgeçmiştir.
saygılarımla efendim.
Hafize hanım, gerçekler su yüzüne çıkar ve en yakındaki hasırın altına itina ile yerleştirilir, burda adet böyledir. İster bir pazarlık sonucu, ister tazminatlardan bıkan patron tepkisi yada iflas eden bayat toplum mühendisliği olsun sebep bunlar önemli değil. Adı geçen kişi, ki günahım kadar sevemedim, eğer “halk” a veya “ötekilere” azıcık saygılı olsa, fikirlerine karşı da olsa, medeni bir şekilde eleştirilerini yapsa, seçilmiş siyasilere ilginç etiketlerle, kelime oyunları ile hakaret etmeden gerçekleri yazıp söylese, bugün” halk veya ötekiler” de adı geçen “vatandaşın” haline üzülür, tepki bile koyardı. Şu anda döner kaynakları, su kaynakları gibi kuruyan Ankaralılar hariç fazla üzülen yok gibi.(hürriyetin tiraj kaybı 27000 adet olmuş, tirajı izlemeye devam …..)
EMİN ÇÖLAŞANDA ÇALIŞTIĞI GAZETEDE TOPLUM MÜHENDİSLİĞİ YAPARAK TOPLUMUN AKLINI ÇELMEYE ÇALIŞANLARDAN BİRİ DEĞİLMİ UZUN SÜRE BU ALANDA ÇALIŞTI ŞİMDİ BİRDEN U DÖNÜŞÜ KENDİNİ YIPRATIR DİYE GÜYA AKP NİN VEYA PATRONUN İSTEĞİ İLE BİRDEN GÜÇLÜ BİR ADAMIN VEYA KALEMİN GAZETEDEN ÇIKARILMASI KOLAY KOLAY GÖZE ALINMAZ ZATEN BEN EMİN ÇÖLAŞANIN AÇIK OTURUMLARDAKİ TAVRINI DA ÇOK BEĞENMİYORUM Kİ TOLUMA ÜSTTEN BAKAN GİBİ DAVRANIYOR BENCE YETERİNCE KIVRAK ZEKAYA DA SAHİP DEĞİL YANİ O DA BU ARA DAHA İYİ BİR PARAYLA DAHA İYİ BİR YERE KAPAĞI ATMAK İÇİN BU OLAYI KULLANIYOR.
BENCE OBJEKTİF AHMET ALTAN HOCA ONUN YAZILARINI SEVİYORUM SELAMLAR
VEYA MEHMET ALTAN KARIŞTIRIYORUM YAA
STARDAKİ BAŞ YAZAR
tabi emin çölaşan ne kadar objektif ne kadar tarafsız.
veya olayları ne kadar etkilemeye çalışabilir. ne kadar etkilemek ister emin çölaşanda bence yapaycı ve kendi istekleri ile olayları ve toplumu etkilemeye çalışanlardan biri aslında emin çölaşanın kalemi güçlü olsa yani kalemine güvense böyle olmaz bence…
uzun süre kendi etkileri doğrultusunda yazı yazan emin çölaşan şimdi mi emir dinlemez oldu bence emin çölaşan kendi kendisi ile hesaplaştı birden u dönüşü yapması kendisi için zararlı olur diye dönüş yapmadan kendini daha iyi konumda tutmayı denemek istedi yoksa emin çolaşanın kalemi o kadar mı doğru acaba bence o da toplum mühendisliği yaparak kendi doğrularını topluma enjekte eden insanlardan ve kalemlerden biri o da o kadar masum değil bence selamlar saygılar..
bugüne kadar türkiye de hangi gerçekler su yüzüne çıkmış ki yada şöyle diyeyim gerçekleri su yüzüne çıkarmak isteyen kaç kişi koltuğunda oturabilmiş ki…iktidarda olan herkimse kendine göre düzeltiyor olayları yada nasıl yazılmasını istiyorsa öyle yazdırıyor.türkiyede paran yada gücün varsa daha önemlisi (iktidarda olman tabiki)herşeyi satın aldığın gibi medyayıda alıp herşeyi yazdırabilirsin.