neden büyüdün çocuk neden
hep öyle kalsaydın, sevimli, masum, ilgiye muhtaç
anne sütün olmazsa eğer her an aç .
her gün ilk duayı senin için ederdik,
konu komşunun kıyaslamalarına
içimizden gülerdik .
en iyi ,en güzel sendin .
senden tatlısı yoktu bize göre
şimdi neler değişti sende ?
bak şu kadere …
hastalandığın zamanlarda iyileşene dek
nöbetleşirdik başında …
oysa senli dertler şimdi başımızdan gitmiyor.
bir lokma yiyeceksin diye çırpınırdık
dakikalarca,
yüzümüzü şekilden şekle sokardık
bir gülümsemem ödüldü bize,
bir sevgiyle bakışın ömürdü bize ,
şimdi yüzümüz gülmüyor neden böyle olduk
sence?
neden büyüdün çocuk neden ?
yalandan riyadan uzaktın, şimdi ikisi de sana ortak
çocukça oyunlar oynardın,
artık oyunların kendine tuzak…
düştüğünde dizlerinden akan kandan korkmaman için
uydurduğumuz türlü masallar,
acını yüreğimizde duyup gözlerimizdeki yaşı
içimize atıp;
‘bir şey kaçtı herhalde’ diye numaralar
hep sen üzülme diyeydi .
yapacağımıza şüphelendiğimiz hiçbir sözü
sana vermemek. hep sen bize güven diyeydi .
neden büyüdün çocuk neden ?
eline aldığın şeyleri ağzına götürdüğünde
korkardık kendine zarar verirsin diye ,
şimdi ağzından çıkan sözler
daha çok ürkütüyor bizleri …
neden büyüdün çocuk?
bir yere çarpınca herhangi bir yerini
‘off!’ demeyi öğretince ‘aman’ dedirteceğini
elbet bilemezdik .
yaptığın basitçe şirinliklerden gururlanırdık.
ileride yapacaklarından habersiz.
anlamlı anlamsız sorular sorsaydın çocuk
yeter ki sorun olmasaydın.
üstü yırtılmış çamur içinde dönseydin eve çocuk
temizlerdik biz yine
yeter ki düşünceni kirletmeseydin be çocuk,
fikirlerini bulaştırmasaydın.
ilk sivilcen çıkınca yüzüne, ilk ateş düşünce kalbine
ilk tanışınca şiirle; büyüdüğünü;
ilk tütün görünce cebinde, öldüğümü
unutmadım daha çocuk.
sevdiğinin ismi geçince herhangi bir yerde
gözlerinin güldüğünü,
onu göreceksin diye defalarca
değiştirdin üstünü
kokular sıkıp ,saçlarına bir şeyle sürdüğünü
görmedim sanma çocuk…
kapıyı hışımla çarpıp gittiğinde sana
küstüğümü, kısa zaman sonra hatanı
anlayıp yaptığın özrünü
ve birbirimize sıkıca sarılarak
ağlayarak güldüğümüzü hatırladın mı çocuk?
anladın mı neden büyüdüğüne kızdığıma ?
anladın mı yaptığın şeylere inanamadığıma?
neden ulaşamadım hızına ?
şimdi her şey sende yerleşti,
ben ne yazık seyirciyim.
iki ayrı kutup olduk şimdi,
sen nerdesin ben dertteyim.
sadece ‘neden büyüdün çocuk neden?’ deyip
büyüdüğüne yanıyorum sevinmem gerekirken
ve yaşlılığın uğultularını dinlerken
neden diyorum neden??
Hülya YALIM
18 Ekim 1996
Yorumun ne olacak?